İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin 100’üncü yılı nedeniyle düzenlenen programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
“İktidara gelemediysek, bu sonuçtan bir ölçüde suçluyuz demektir” diyen İmamoğlu, şunları kaydetti:
CHP’NİN DURUMA KATKILARINI GÖRMEK ZORUNDAYIZ: Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına, vatandaşlarımıza iktidarın değişebileceği inancını veremeyen, ana unsuru da maalesef CHP olan bir muhalefetle giriyoruz. Bu en kötü durumdur. Bu durumu kabul edemem, kabul edemeyiz. Hem ülkemizin hem de partimizin bundan daha fazlasını yapabileceğine inanıyorum. CHP değişirse Türkiye değişir, buna inanıyorum. Bu duruma CHP’nin katkısını hepimiz kabul etmek zorundayız.
DEĞİŞİMİN İKİ BOYUTU: CHP değişiminin iki ekseni, iki ana boyutu olmalı. Hem vizyonunun hem işleyişinin değişmesi gerekiyor. Parti içi toplantılarda sistemin nasıl çalışması gerektiğine dair düşüncelerimi tartışabiliyorum. Değişim, CHP’yi dünya ölçeğinde saygın ve güçlü bir parti haline getirmek olmalıdır. Böyle iddialı bir vizyonu ortaya koymanın sorumluluğu CHP’ye düşüyor. Amaç, gelir dağılımını kökten değiştirerek yetenekli insanlara adil bir fırsat sunmak olmalı. 1923’lerin CHP’si dünyanın bütün mazlum halklarına ilham kaynağıydı. Bunu tekrarlamamız gerekiyor. Yeniden gelişimin motoru olarak yalnızca kamusal aklı ve bilimi ilan etmeliyiz. Eğer bu gidişatı durdurmazsak ve CHP’nin yeni misyonu bu tekrarlara son vermezse dünyanın ilerici ülkelerini hiçbir zaman yakalayamayız. Bu tekrara son verilmesi için CHP’nin mutlak değişim göstermesi gerekiyor.
PARTİM KAPSAYICI BİR PARTİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMEMEKTEDİR: Vatandaşlarla sık sık temas halindeyim. Ne yazık ki partim tam anlamıyla kapsayıcı, yürütmeci ve reformcu bir parti olarak görülmüyor. 1950’den bu yana iktidarda olmadığımız ve 1980’den bu yana kendimizi yenileyemediğimiz için vatandaşlarımızın önemli bir kısmı etkin bir ekibe sahip olmadığımızı düşünüyor. Nerede eksiğimiz var? Maalesef vatandaşlarımızın çok az konuda ‘CHP bu işi daha iyi yapabilir’ dediğini görüyoruz. Vatandaşları sosyolojik olarak sınıflandırıp “Bu bizim suçumuz değil canım” diyemeyiz. Vatandaşlarımızın karşısına farklı bir vizyonla çıkmamız gerekiyor.
HERKES MİLLETİN AKILLARINA GÜVENMELİ: Başarısız olduğumuz için bize kızıyorlar. Milletimizin öngörüsüne herkesin güvenmesi gerekiyor. Bu aziz millet, Türkiye’yi daha adil ve güçlü kılacağına inandığı muhalefete destek vermeye hazırdır. Zengin olmayanların hiçbir gücü yoktur, gerçek şu ki. Ancak adaleti olmayanların gücü zulme dönüşür. Dolayısıyla vazgeçilmez olan eşit vatandaşlık ve eşit pay sahipliğidir. Halkımızın beklenti ve taleplerini sorgulamayan, milleti dinlemeyen, kendi hakikatini millete empoze eden siyaset yapma alışkanlığını değiştirmeliyiz.
